Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Kötülük etmeyi istememek başka, bilmemek başkadır."
İntikamım bile bir düzeyi vardı; alçakça olmamalıydı.
Reklam
Peki ya anlatamadıklarım? Ya dünyada kimseye söylemediklerim? Onlar ne olacaktı?
Ülkenin durumu
"Bak," demişti, "Siyasete ilgin olmadığını biliyorum ama yaşadığın dünyaya gözlerini bu kadar kapatmaya hakkın yok. Ülkenin yıllardır kanadığını, kutuplaştığını, insanların birbirine karşı kamplar halinde bölünüp kışkırtıldığını biliyorsun değil mi?"
İnsanoğlunun kötülüğü karşısında uyuşup kalmıştım.
Gerçekten de barış yerine savaşı, zevk yerine cefayı, dostluk yerine bin bir dikenli düşmanlığı seçen ve şu dünyadaki kısacık misafirliği birbirine zehir etmek için uğraşan bir canlı türüne delilikten başka hangi sıfat yakıştırılabilir?
Reklam
Her bir insanın hikayesi, bizi kendi başımızdan geçen olaylar kadar ilgilendirirdi. Yeter ki kendi gerçekliği içinde kavransın. Her hikaye, sonuçta insan varoluşunun bir hikayesi değil miydi? Ve akıp giden hayatın?
Çeşitli amaçlar peşinde, çeşitli kaygılarla akıp gidiyordu hayat. Ama kimse kimsenin hikayesinini bilmiyordu.
Bazıları da belli bir olgunluğa erişince, kendilerini beğendirmeye çalışmaktan vazgeçer ve dünyayı daha rahat bir gözle seyretmeye başlar. Bu aşamada kişinin "nasıl göründüğü" sorusu önemini kaybeder; bunun yerine kendisinin "dünyayı ve insanları nasıl gördüğü" öne çıkar. Değeri ölçülmeye çalışılan kişiden, değer ölçmeye geçiş aşamasıdır bu. O kişi artık yarışta değil, jüridedir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.